17 Ekim 2011 Pazartesi

FİRMİN



    Sam Savage'in Firmin'ini okurken sevimli ve sempatik bir farenin hayatından kesitler bulmayı beklemeyin derim. Aslında mümkün olduğunca insansılaştırılmış bu farede her hayal kırıklığı ile büyüttüğü kıskançlık, bencilik, yakınlarının kusurları kendininkileri hatırlattığı için onlardan tiksinme ve nefse hoş görünen şeylere bağımlılık gibi gene insana özgü kötü özellikler de mevcut. Ancak nesnelere ve kişilere masumca isimler takması, ufak ayrıntılardan zevk alması, bastıramadığı sevgi duygusu, güçlü hafızası sayesinde kitaplardan zihninde oluşturduğu kütüphanesi ile zaman zaman kendisini ve sizi düş gören bir insan olduğuna inandıran bu fareye sempati duymamak da elinizde değil.
    Büyük açlığını  her birinin ayrı bir dünya olduğunu sonradan farkettiği kitaplarla hem maddi hem de manevi manada bastıran Firmin'in bundan sonra hayatındaki hiçbir şeye bir daha aynı gözle bakması mümkün olmuyor.  Kendi dünyasında ''onun gibilerin'' eleştirilerine kayıtsız gene bildiğini okuyarak yaşamaya başlıyor.
    Sam Savage bu ilginç konuyu çok güzel benzetmeler, kelime oyunları ve göndermeler  ile baharatlandırmış ki doğrusu bu da olaya ayrı bir lezzet katmış. Kitabın giriş kısmını  hikayeyi okumaya heyecanla başlayan okuyucu için biraz yorucu ve heves kırıcı olarak buldum. Ama çok uzatılmamış. Bazı yerlerde ise gereksiz olarak fazla değinilmiş , iğreti duran erotik anlatım mevcut.
    Kitabın sonunda yazarın gerçek hayatta esinlendiği  ve alakasız olarak uydurduğu yerler ve kişilerden bahsettiği notu okumak da hoşuma gitti doğrusu.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder